Gaita nakli hali hazırda tekrarlayan ishal ve benzeri enfeksiyonları için ümit verici bir tedavi haline geldi ve ayrıca inflamatuar bağırsak hastalığı dahil olmak üzere bir dizi başka durum için de araştırılıyor. Şimdi araştırmacılar, dışkı naklinin immünoterapi ile tedavi edilebilecek ölümcül bir cilt kanseri türü olan melanom hastalarına da yardımcı olabileceğini gösterdi.
Çalışmanın ortak yazarı olan doktor Diwakar Davar, “İmmünoterapi esasen vücudun kendi bağışıklık hücrelerini kansere karşı serbest bırakarak çalışır. Sorun şu ki, bu ilaçlar her zaman işe yaramadığı için sonuç beklenildiği gibi olmuyor” dedi.
HASTALARIN YALNIZCA YÜZDE 30-50’Sİ İMMÜNOTERAPİYE CEVAP VERİYOR
Devar, melanom hastalarının yalnızca yüzde 30-50’sinin immünoterapiye yanıt verdiğini ve dış nakliyle bu durumun değişebileceğini ifade ederek, “Dışkı nakli bağırsaklarda yaşayan bakterilerin hastalığa tepki vermesine aracılık ettiği görülüyor” dedi.
Science dergisinde yayımlanan çalışma kapsamında daha önce melanom için pembrolizumab adı verilen ilaçla immünoterapiye tam veya kısmi yanıt veren yedi kişiden dışkı alındığı belirtildi. Daha sonra bu dışkıların ilaca yanıt vermeyen melanom hastalarına aktarılmadan önce zararlı virüsler, bakteriler veya mantarlar için incelendiği ifade edildi. Nakil yapıldıktan sonra bu hastalara her üç haftada bir pembrolizumab verildi ve hastaların gelişimi ortalama 12 ay takip edildi.
Haziran 2018 ile Ocak 2020 arasında dışkı nakli yapılan 15 hastadan alınan sonuçlar, altısında kısmi fayda, üçünde ise kanserde büyük bir azalma veya tamamen yok olduğunu gösterdi.
HAYATTA KALMA SÜRESİ 7 AYDAN 14 AYA ÇIKTI
Bununla birlikte ekip, dışkı naklinden sonra ortalama genel hayatta kalma süresinin yedi ay olduğunu buldu. Ancak dışkı nakli yapıldıktan sonra immünoterapiye yanıt veren altı hastada bu sürenin 14 aya yükseldiği ifade edildi.
Bilim insanları ayrıca, pembrolizumaba yanıt vermeye devam eden altı nakil alıcısının, donörün dışkısındakine benzer bir bağırsak florası geliştirdiğini, gösterdi. Bununla birlikte, kansere karşı bağışıklık tepkisini baskılayan belirli hücrelerde ve proteinlerde bir düşüş ve güçlendirilmiş bir bağışıklık tepkisinin işaretlerini de görüldü.
Devar, bir sonraki adımın daha büyük hasta gruplarıyla ve immünoterapi ile tedavi edilen diğer kanserlerle denemeler yapmak olduğunu söyledi.